[Red Balloon] Bölüm 3 - Yakınlık

 Bölüm 3, Yakınlık

  Xu Yang tuvalete gidip geri döndü. Okul çantasının içindekilerin ters döndüğünü fark etti. Kitaplarının hepsinde "Cehenneme git," yazılarıyla çizilmişti. Çok da düşünmesine gerek yoktu çünkü bunlar, kendisine sık sık zorbalık yapan sınıftaki diğer erkeklerdi. Sadece gözlerini kısıp eşyalarını kaldırabildi.

  Xu Yang'ın gözlerini devirdiğini görünce oğlanlar yanına gelip alay ettiler. "Hala kızgın mısın? Neden sınıfa eteğinle gelmedin? Bu durumda, seni tatmin etmek için sana bir mezuniyet hediyesi vereceğim."

  Bir oğlan, şaka amaçlı kalçalarını avuçladı.

  "Ah!" Xu Yang bağırarak sınıftan çıktı.

  Aynı sınıftaki kız öğrenciler bunu görünce dayanamayıp oğlanlara bağırdılar. "Neden hep böylesiniz siz ya? Böyle yapmaya devam ederseniz hocaya söylerim!"

  "Söyleyin hadi, söyleyin de aynı şeyi size de yapalım." Bu serseriler öğretmenlerden hiç korkmuyor gibiydiler çünkü öğretmenlerin kendilerini umursamadıklarını biliyorlardı.

  Okuldan sonra Xia Zhichen bugün dağıtılan kağıtlarını gözden geçirdi ve yanlış yaptığı soruları inceledi.

  Bu sırada bir çocuk Xu Chuqing'in yanına geldi ve "Xu Chuqing, benimle film izlemek ister misin?" dedi.

  Çocuk onu davet etmek için büyük bir cesaret toplamıştı. Ne de olsa okulun güzel bir kızı olan Xu Chuqing'in peşinde bir sürü insan olmalıydı.

  "Ah?" Xu Chuqing utanmış gibi davrandı. "Xia Zhichen ile bir şeyler konuşacağım. Belki... Ah, elimde değil." Xia Zhichen okul çantasını sırtlanıp bu cümleyi duyunca hemen oradan ayrıldı. Tamamen kafası karışmıştı. Onunla ne zaman bir şeyler konuşacağımı söylemişti ki? Hala hayatta olabilir miydi? Ayrılacabilekmiş gibi durmuyordu.

  "Ben gideyim o halde." Erkek de onun nezaketini duydu ve dehşetle oradan ayrıldı. Sonuçta o, mükemmel öğrenci Zhichen'den oldukça farklıydı. Ne yazık ki kaybetmişti.

  Xia Zhichen, Xu Chuqing'e baktı ve yüzündeki ifade 'lütfen bana neler olduğunu söyle' bakışıydı.

  "Benimle ne konuşacaksın?" Xia Zhichen, Xu Chuqing'e şüpheyle sordu çünkü ne konuşacaklarını bilmiyordu.

  "Hayır, sadece onu göndermek için bahane arıyordum. Ne yazık ki, revirdeki oğlan oldukça yakışıklı." Xu Chuqing, Xia Zhichen'in tepkisini görmek ve hoşlandığı kişinin başka bir adamdan yana olduğunu duyduğunda göstereceği öfke ve kıskançlığın izini bulmak istedi ama hiçbirini bulamayınca hayal kırıklığına uğradı.

  Xia Zhichen bilinçsizce kıkırdadı. "Evet." Gerçekten Li Xiangwan'ın yakışıklı olduğunu düşünüyordu.

  Xu Chuqing biraz mutsuzdu ve yakındı. "Bence diğer insanlar da yakışıklı ve sen bununla ilgili hiç mi bir şey hissetmiyorsun?" Öfkeyle oradan ayrıldı.

  Xia Zichen'in kafası karışmıştı ve bununla ilgili bir şey söylemesi faydasızdı. 

  Yatakhaneye yalnız gitti. Xia Zichen'in kaldığı yatakhane odası üç kişilikti. Ama şu anlık sadece o ve oda arkadaş Tai Shan orada kalıyordu.

  Ama bu sefer döndüğünde yatağında bir şey buldu ve "Tai Shan, buraya birisi mi taşındı?" diye sordu.

  Kitap okuyan Tai Shan başını kaldırıp baktı ve "Bilmiyorum. Ben de bunları dönünce gördüm," dedi.

  Bir süre sonra yatak odasına birisi girip Xia Zichen'e baktı. Li Xiangwan banyo yapmıştı ve beline sarılı bir havlu banyosuyla geri dönmüştü. Bu adamın gerçekten sağlam bir vücudu vardı. Zichen ona bakmadan edemedi.

  "Ah, sensin!" Li Xiangwan oda arkadaşı olarak Xia Zichen'i gördüğünde şaşırdı. 

 "Birbirinizi tanıyor musunuz?" diye sordu Tai Shan.

  Li Xiangwan, Havanese gibi başını salladı. 

  Bütün gece Li Xiangwan, Xia Zichen'i konuşması için rahatsız edip durdu ve Xia Zhichen okumak için bir türlü kafasını toparlayıp odaklanamadı.

  "Ailen bu kadar yakınsa ne diye yurtta kalıyorsun ki? Baban seni sevmiyor mu?" Li Xiangwan bunu çözememişti. O okula transfer olmadan önce babası o kadar çok ağladı ki, onun yurtta kalmasına izin vermeye bile dayanamamıştı.

  Xia Zhichen başını iki yana salladı. "Sadece ailem gürültülü."

  "Baban ne iş yapıyor?"

  Xia Zhichen tereddüt etse de "Halkla ilişkilerde çalışıyor," dedi. Babasının yeraltı dünyasındaki büyük adamlardan birisi olduğunu söylemeye korkuyordu, her zaman yanında bir silahla dolaşıyordu ki bunu söylerse Li Xiangwan'ı ölümüne korkutacaktı.

  "Ya annen?"

  "Annem geçen yıl öldü."

  Devriye gezen öğretmen aniden kapının dışında belirdi ve onlara sert bir dille bağırdı. "Saat kaç olmuş ve siz hala uyumuyor musunuz?!"

  Xia Zhichen kapıyı açıp öğretmene gülümsedi. Öğretmenin tavrı hemen 180 derecede değişmişti. "Öğrenci Xia, sorun yok, konuşmaya devam et. Ben gidiyorum."

  Bu, Xia Zhichen'i utandırırken Li Xiangwan'ı heyecanlandırdı. "Öğretmen senden çok mu korkuyor?"

  "Öyle değil." Xia Zhichen hemen açıklamadı ve utanarak okumaya devam etti. Li Xiangwan ise sormaya devam edemeyecek kadar utanmıştı.

  Ertesi gün sınıftan çıktığında, sınavda birincilik ve kompozisyon yarışmasında birincilik ödülünün sahibinin Xia Zhichen olduğunu ve Li Xiangwan'ın ise gizlice "O büyücü falan mı?" diye sorduğunu duyuldu.

  "Bilmiyor musun? Babası yönetim kurulu başkanı."

  Sahnede parıldayan Xia Zhichen'e bakan Li Xiangwan, onun adına mutlu hissetti. (Ç/N: Ya sen ne masumsun)

  Hafta sonu Li Xiangwan bir karton kutuyla geldi ve alt kapıdaki zili çaldığında bir yankı duyuldu. Keskin bir kadın sesi "Kimsin?" diye sordu.

  "Merhaba, ben Bay Wu'yu görmeye geldim. Bir öğrencisiyim ve eski eşyalarını geriye vermek istiyorum. Adım Li."

  Soyadının Li olduğunu duyunca çok hararetli hisseti. "Sen Li Xiangwan'sın, değil mi? Hocanın işi bırakması sana yetmedi ve yine de onun peşinden mi geldin? Hocan, karısı ve çocukları olan bir adam. Neden kız arkadaşına gidip alışılmadık bir şeyler yapmıyorsun ki? Bir daha buraya gelirsen, inan ya da inanma, polisi ararım."

  Li Xiangwan devam etmek istemedi çünkü insanların dışarı çıkıp onu şikayet etmesinden korkuyordu. O sadece her şeyi Bay Wu'ya geri vermek istemişti. Geçmişteki güzel ve acımasız sevgilisine veda etmek istedi ama anlaşılan bu dileği gerçekleşmeyecekti. Artık Bay Wu için sorun çıkarmak istemiyordu.

  Li Xiangwan, markete geldiğinde Xia Zhichen'le karşılaşmayı beklemiyordu. Xia Zhichen'in içecek aramak için buzdolabının kapısını açtığını görünce buzdolabının cam kapısına koştu ve oan gülümsedi. Xia Zhichen de onu görünce gülümsedi.

  "Sen herkesin büyücüsüsün. Tüm birincilik ödüllerini kazandın." Li Xiangwan yüzünde hayranlıkla Xia Zhichen'e baktı. Xia Zhichen utanarak hiçbir şey söylemedi ve sonrasında Li Xiangwan'a bir içki şişesi verdi.

  Li Xiangwan gergin bir şekilde içmeye başladı ve Xia Zhichen onun bir anlığına sersemlediğini görünce "Henüz ödemedim," dedi.

  "Daha sonra öderim." Li Xiangwan umursamadı.

  Xia Zhichen'in onu kasaya sürüklemekten başka bir seçeneği yoktu. Li Xiangwan'ın hala büyümemiş bir çocuk olduğunu hissetti.

  "Baban yönetim kurulu başkanı ve bu marketi o yönetiyor."

  "Sesini alçalt." Xia Zhichen gösterişli olmak istemediğinden dolayı onu uyardı.

  "Bilinmesi gereken diğer şeyse-" Li Xiangwan sözünü bitiremeden Xia Zhichen onu marketten çıkardı. 

  Bu onun için bir yenilgi, diye düşündü Xia Zhichen ama bu Li Xiangwan'ı hiç rahatsız etmemişti. Hatta aksine, bunun sevimli olduğunu düşünmüştü.