[Love Mechanis] 9. Bölüm - Zayıf Olduğunda, Yardım İste

 Bölüm 9 - Zayıf Olduğunda, Yardım İste

  Her gece olduğu gibi Vee, yine Ploy'un odasındaydı.

  Vee odasındaydı ve düşünceleri Mark'ın içinde dolaşıyordu. Mark'ın kendisine yalan söylediğini anlayınca sinirlenip arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı.

  Tam gecenin köründe Vee, North'dan bir telefon aldı. LINE hesabından bir fotoğraf göndermişti; bu başka bir adamın kollarında olan Ploy'du.

  North'un LINE bildirimini alır almaz Mark'ın sorunu çabucak küçük bir mesele haline geldi. Bildirime dokunduğunda kalbini boğazında attığını hissedebiliyordu. Kız arkadaşının başını başkasının boynuna gömdüğünü görünce başı uyuştu. Yanlışlıkla ya da tesadüfen olduğuna kendimi inandırmaya çalıştı ama nafile ki arkadaşının bar kapanana kadar böyle kaldıklarını söyleyen mesajı omurgasını titretti.

  Ploy'un odasında ağlayarak sabaha kadar öyle kaldı.

  Uyandığında, Ploy evdeydi. Sarıldıklarında Ploy'un boynuna tanıdık olmayan bir koku gelse de Vee hiçbir şey söylemedi, özellikle de geceyi sarhoş olduğu için bir arkadaşının evinde geçirdiğini söylediğinde.

  Her ikisi de her şey normalmiş gibi davranıyordu, ancak Vee bir süredir işlerin göründüğü gibi olmadığını biliyordu. Üstelik Vee, Ploy'un boynunda garip bir iz gördü, kendisinin yapmadığı bir iz ama sormaya da çok korkuyordu.

  Yorgun bir kalple odasından çıktı. Neden doğrudan ona soramadığımı merak ediyodu. Ama bu sadece kalbimdeki bir soruydu, cevabı önemli değildi ki. Korkuyordu ki... Oa sorsaydı, cevabına dayanamazdı. Açıkça söylemek gerekirse, kendini hazırlamak için zamana ihtiyacım vardı. Ploy yanlış bir şey yapsa da, kendisi de pek farklı değildi. Biraz zamana ihtiyaçları olabilirdi. Eğer işler düzelmezse, bunun hakkında konuşacaktı.

  Koridordayken Vee, Mark'ın sınıfa gitmeye hazır bir şekilde kendi odasından çıktığını gördü. Oğlan onu görmemiş gibi yapsa da Vee peşini bırakmadı.

  "Mark... Benimle kalabilir misin?"

  Her nasılsa, nihayetinde ikisi de Mark'ın odasındaydılar.

  Mark onunla bir kez ciddi olarak konuşmak istediğini söylese de Vee şu anda berbat durumdaydı, olanlar hakkında konuşmaya dayanamayacaktı.

  "Bugün gerçekten yorgunum... Canım konuşmak istemiyor." Gözlerinin içine baktı. Kaşlarını çatıp ona bakmak için gözlerini kıstı. Ona yaklaşıp başını omzuna yasladı.

  "Sen deli misin?!" Böyle söylese de uzaklaşmadı.

  "Bir an için böyle olmama izin ver..." diye cevap verip verdi ve Vee daha da yaklaştı. Kollarını beline doladı, yüzünü boynuna gömdü ve yavaşça gözlerini kapattı. Duygularını yatıştırmasına sebep olacağını umdu. Ne onu itti ne de geriye adımladı. Duyabildiği tek ses, klimanın vızıltı sesi ve nefesleriydi.

  Vee'nin gözyaşları yanaklarından aşağı yuvarlandı ve beyaz lekesiz gömleğini lekeliyordu. Mark bunu hissetmiş gibi ona baktı. Bir şey söylemedi ama ona daha sıkı sarılırken gözyaşlarının akmasına izin verdi.

  Vee, Mark'ın kendisi için endişelendiğini düşünmüştü.

  Bakışlarını başka yöne çevirdi. "Yorulduysan uyu. Ben derse gideceğim." Bu Vee'yi gülümsettti. Böyle söylese de gözleri farklı bir hikaye anlatıyordu. Belki bir süredir böyleydi ama onu gerçekten görmek için hiç zaman ayırmamıştı.

  Vee onu bileğinden tuttu ve yavaşça geri çekti. "Bana elik et." Alt dudağını ısırırken ona baktı. "Lütfen benimle kal..."

  Bu kelimeleri söyler söylemez dudakları birbirine değdi ve Mark, Vee'nin tepki vermesine zaman bırakmadı. Ona bakmak için gözlerimi açtı Vee ve o çok yakındı. Dilini oynatmadan önce dudaklarını emdi. Vee ağzını açıp gözlerimi kapattı.. Onu öptü, ona karşı gönderdiği tüm duyguları kabullendi.

  Mark bir adım geri çekilip yanağından öptü. Garip bir his doğdu, Vee onun titrediğini söyleyebilirdi. Ona baktığında gözleri, düşüncelerini yansıtıyordu.

  "Benimle kal... Onu düşünme, lütfen."

  Öpüştüler, öpüştüler ve öpüştüler. Vee, Mark'ı kanepeye doğru ittiğinde Mark'ın iniltileri Vee'yi o kadar uyandırdı ki Mark'ın gömleğinin düğmelerini açıp onu göğsünden ve memelerinden öpmeye başladı.

  Vee bacaklarının arasına oturduğunda Mark gömleğini çıkardı. Vee, kendisini bakışlarıyla kızdıran ve dudaklarını ısıran çok yaramaz bir Mark gördü. Her şeyi Vee'yi deliye çeviriyordu. Mark pantolonunu çıkarıp kanepede diz çöktü ve ağzını kullanarak Vee'nin aletini emmeye başladı. Kalçaları, başının ritmini takip ediyordu ve Vee, kendininki Mark'ın ağzındayken aşağıya bakmadan edemiyordu. Ona bacaklarının arasına dokunmaktan kendini alıkoyamadı.

  "Benimle oynama!" dedi Mark aletini çıkarıp ayağa kalkarken. Yüzleri aynı yükseklikteydi ve beline kollarıyla sarılmıştı.

  "Oynamıyorum..." Sonra Vee kulağına doğru eğildi. "Gerçekten istiyorum."

  Yeniden kanepeye uzandılar, öpüştükçe Mark daha ve daha arsızlaşmaya başlıyordu. Vee'yle dalga geçti, parmaklarını ısırıp yaladı, yüzü gittikçe daha heyecanlı bir hal alıyordu.

  Vee, anın tadını çıkaran çocuğun içine üç parmağını yavaşça soktuğunda hiçbir şey kullanmıyorlardı. Vee hazır olduğunda kendini dar girişine doğru itmeye başladı ama yavaş ve tatlı bir şekilde ilerledi. Kendinden geçmişti, o kadar iyi hissettiriyordu ki başka bir şey yapmadan boşalabilirdi bile.

  Ayrıca Mark'ın aletini eliyle hallediyordu ki Mark ilk önce zirveye ulaştı. Ama sonra, kalçalarını hareket ettirmeye başladı.

  Vee, Mark'ın onun altta ilki olduğunu söylemesine rağmen onun bu kadar yetenekli olmasının nasıl mümkün olduğunu merak ediyordu.

  Sonunda, Vee, Mark'ın mutluluğunu takip etti ve bir süre orada yattılar - Vee, Mark ve kalçası hakkında her türlü kirli düşünceye sahipken - kendilerini temizlemeden önce öylece uzandılar.

  Sonra yatakta uzandılar ve yaşlı, sevimli bir çift gibi şakalaştılar. Ta ki...

  "Çok şirinsin!" Vee güldü. Mark Vee'ye baktığında, gözleri hafifçe titredi. Vee o anda, ona şirin olduğunu söylediğini fark etti! Vee ona daha önce bunu hiç söylememişti!

  "Şirin mi? Delirdin mi?!" Mark başını eğdi ve yastığa gömdü. Bu onu gülümsetti, bu yüzden daha da yaklaştı. Vee onu kolundan yakalayıp daha da yakınına çekti, sonra kolunu sırtına yasladı.

  "Teşekkür ederim." Vee kulağına doğru fısıldadığında Mark ona doğru döndü, yüzleri birbirlerine çok yakındı. "Beni rahatlattığın için teşekkür ederim."

  "Ben de niyetlendiğimden değil..."

  "Ama beni daha iyi hissettirdin, hem de onun yüzünden canım yanarken."

  "Şimdi benimlesin, yani onu düşünmeyi kes." Mark'ın dudakları, Vee'nin dudaklarına çok yakındı. Vee gülümseyip dudaklarına bir öpücük bıraktı.

  "Tamam, senin dışında hiç kimseyi düşünmeyeceğim." Mark'ın gözleri diğerinin gözlerine bakarken alt dudağını ısırdı.

  "Hmm." Vee başını boynuna yasladı ve yanına yatmadan önce alnına bir öpücük kondurdu.

  Vee, Mark dışında kimseyi düşünmemeye çalışacaktı.