[Love Mechanis] 8. Bölüm - Köpek Gibi

 Bölüm 8 - Köpek Gibi

  Öğleden sonra geç saatlere gelmişti.

  Sonunda Mark'ı takip etmeyi kabul edip bir dükkanda Bar ve Gun ile tanıştılar.

  Onunla konuşmak zorunda kalmak Mark'ı rahatsız ediyordu. Güzelce konuşacakmış gibi başlıyordu ama sadece birkaç dakika sonra kavga etmeleri gerekiyordu. Hiçbir şey yoktu aslında, sadece duygularını kontrol edemedikleri için oluyordu. Mark'ın ağzı böyle diyordu, beyni kabul ediyordu ama kalbi çok endişeliydi.

  Birlikte yemeğe oturduklarında sessizce yemeklerini yediler. Bar biraz sohbet etmeye çalıştı ama Mark'ın kafası Vee'ye odaklanmıştı.

  Bar ve Vee projeleri üzerinde çalışmaya başlarken Gun okuyordu ve Mark orada oturmuş Vee ne zaman isterse onlara araçları veriyordu. Sadece Vee'ye bakıcılık yapmak için orada olduğunu hissediyordu ve neden yanında olduğunu anlamıyordu bile.

  Mark, projeyi neden daha önce bitirmediklerini bilmek istediğinde Vee yanıtladı. "Bir köpeğe bakmak için zaman ayırıyorum."

  "Defne nedir?" Tossakan'ın sorusu beni şaşırttı. Ne? Vee, Mark'la alay edip aniden ona baktı.

  "Nasıl idare edeceğimi merak ettiğim köpek." Ai Gun'a hızlıca gülümsedi.

  Mark kimden bahsettiğini merak etse de sonunda Vee'den sıkılıp ayrılmak istedi, bu yüzden bir bahane uydurdu. Ertesi gün arkadaşlarıyla erken bir görüşmesi olduğunu söylemişti.

  "Arkadaşlarımla... Bir randevum var." Yavaş cevabı sonunda ağzından çıktı. Sonra gözlerini kapattı. Eve gitmek istediğimi söyledi ama bu doğru değildi. Kaçmak istiyordu... Çok açık hislerimden kaçmak istiyordu. O kadar netlerdi ki, hiçbir şey için umut etmemesi gerektiğini bilse de bir umudun doğmasından korkuyordu.

  Mark ayrıldı ve Vee sadece tuvalete gitmesi gerektiğini söyleyerek onu takip etti.

  Dışarıdayken Mark, Vee'nin Ploy ile yaptığı telefon görüşmesini dinledi ve bu telefon "Seni seviyorum, eve geç dönme. Endişeleniyorum," gibi sözlerle son buldu.

  Mark hiçbir şey söylemedi ve onu alması için arkadaşı James'i aradıktan sonra oradan ayrıldı.

  Söylediği gibi eve gitmedi ama gece 1'de diğer arkadaşların da olduğu LongMo'da bir bara ulaştılar.

  Orada Mark, James'in arkadaşları Pete ve Neung ile tanıştı. Birlikte içtiler ama çok fazla da içemediler, çünkü Mark kalabalığın içinde tanıdık bir yüz gördü. Bu, başka bir çocukla "yan yana" dans eden Ploy'du.

  Pete onu tanıyordu, ayrıca Vee'yle birlikte olduğunu biliyordu ama bu onu rahatsız etmiyordu. Yine de Mark'ı rahatsız etti.

  Pete ve Neung meraklı ve konuşkandı, Ploy hakkında konuşmaya başladıklarında Mark sinirlendi.

  "Arkadaşım çok yumuşak. Ama kız onu siklemiyor bile. Ağzı ha bire bir manitası olduğunu ve onu çooook sevdiğini söylüyor!"

  "Onlar hakkında konuşmayı kes, kesecek misin?" Mark sinirlenmemesi gerektiğini biliyordu ama kendine engel olamıyordu. Fakültenin önceki yıldızına baktı ve birlikte olduğu Ay'ı düşündü. Sadece bir dakika önce birbirlerini sevdiklerini söylemişlerdi ve şimdi başka bir erkeğe yapışıyordu.

  Bir aptal olduğunu geçirdi içinden. Başka hiçbir şey düşünemeyen gerçek bir aptal...

  En azından konuyu değiştirip onun yerine Vee hakkında konuştular. Pete, kıdemlinin erkeklerden hoşlanmamasının üzücü olduğunu söyledi, bu da Mark'a şaşırtıcı bir şey gibi geldi. Sadece düşündü. "Mh... P'Vee erkeklerden hoşlanmıyor."

  Saat gece iki gibi yolları ayrıldı.

  Odasına adım attıktan hemen sonra Vee, Facebook'ta birinin onu etiketlediği konusunda bilgilendirildi. Kendisini ve diğer arkadaşlarını etiketleyen bir gönderi paylaşan Pete'di.

  "Ne yapıyorsun? Çok yavaş açtın."

  "Uyuyordum."

  "Evet, elbette. Eve döneceğini söyledin, yarın sabah yapacak bir işin olduğunu ama sonra biri bir bara girip seni sosyal medyada etiketledi. Güzel dostluk gerçekten."

  "Bunun seninle ne alakası var?"

  "Yalancı. Başka kimlerle yattın?"

  "Kiminle ne zaman uyuduğum beni ilgilendirir. Bu seni alakadar etmiyor."

  "Neden beni alakadar etmiyormuş?"

  "Ben seni nasıl ilgilendiriyorum anlamıyorum. Mesafemi korumaya çalışıyorum ve bana yaklaşan hep sen oluyorsun. Bu kadar boş vaktin varsa gözün karında olsun!"

  "Şu anda konuşan kişi zaten benim karım değil mi?"

  "Siktir lan!"

  O kişi tekrar kapattığında o köpek hiçbir şey bırakmadan gitti. Bir kez olsun onu okşayan birine sahip olduğu için mutlu olmalıydı, bir kez olsun iyi yemek yeme şansına sahip olduğu için mutlu olmalıydı ama o kişi kapattığında acıdan başka bir şey kalmadı.