[Dark Blue Kiss Sunmork] Bölüm 1

 Bölüm 1

  "Buraya nasıl geldin?"

  Sun, az önce kapıyı açan kişinin bardan çıkmasını engellemek için uzun bir adım attı.

  "Sana soruyorum, duymuyor musun?"

  "Taksiyle."

  "İyi, en azından hala nasıl düzgün düşüneceğini biliyorsun."

  Mork bunun bir iltifat mı yoksa alay mı olduğundan emin değildi ama çok sevdiği motosikletini getirmemişti çünkü bu gece arkadaşlarıyla sarhoş olmak için içiyordu. Dikkatsiz biri gibi görünebilirdi ama neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu nasıl düşüneceğini bilmeyen biri de değildi. Sarhoşken, araba ya da motorsiklet kullanmak polise yakalanmakla sonuçlanabilir ya da en kötüsü kaza bile yapabilirdi.

  "Şakadan başka diyeceğin bir şey var mı?"

  "Hayır. Ama seni eve bırakacağım."

  "Yok sağ ol. Kendim geri dönebilirim."

  "Sarhoş değil misin sen?"

  "Taksiyle geri dönebilirim."

  Mork sarhoş olduğunu inkar etmiyordu ama yine de Sun'la eve gitmeyi reddediyordu. Ayrıca Sun da içki içiyordu, neden eve sarhoş biriyle dönme riskini göze alsın ki?

  "Sen de içiyorsun. Başkalarının hayatına karışmadan önce bence kendine dikkat etmelisin." Mork ısrar etti, sonra alaycı bir şekilde dudak büktü, "Öyleyse devam et ve uzaklaş."

  "Sadece biraz içtim, ima ettiğin kadar sarhoş değilim. Araba bin hadi."

  "Taksiye bineceğim."

  Mork gözlerini devirdi ve başını belaya sokmak istemediği için sakinleşmek için 1'den 10'a kadar saymaya çalıştı. Sun bir iç çekti ve vazgeçti, artık Mork ile uğraşmak istemiyordu. Sun diğer tarafa gittikten sonra Mork da nefret dolu gözlerle uzaklaşıp içinden küfretti.

  Yaşlı insanlar konuşmayı amma da çok seviyor!

  Hepsi bu!

  Mork taksi çağırmak için barın önündeki sokağın sonuna yavaş yavaş yürüdü, ama şimdi neredeyse sabahın ikisiydi ve bu ünlü barın önünde taksiye binmek, çeyrek altın almaktan bile daha zordu. Yaklaşık üç dakika bekledi ve geçen bir taksi yoktu! Ama aniden bir araba geldi ve önünde durdu.

  "Hadi ama, bin şu arabaya..."

  Arabanın sahibi camı indirdi ve ardından yumuşak bir sesle Mork'la konuştu. Az önce çok mutluydu çünkü Sun'ın onu rahatsız etmeyi bıraktığını düşünmüştü. Ama pek de öyle değildi...Sun aslında pes etmemiş, sadece arabasını almak için uzaklaşmıştı.

  "Taksiyle döneceğim."

  "Bin hadi."

  "Umurumda değilsin!"

  Mark, enerjisi tükenmiş gibi bağırdı. Endişelenmeden Sun'dan uzaklaştı. Ancak Sun, ondan nefret edene dek çok sabırlıydı çünkü Sun hala oradaydı, fikrini değiştirmesini bekliyormuş gibi yavaş sürüyordu ve bu, trafiğin daha da sıkışık olmasına neden oldu çünkü bu yolda her zaman çok fazla araba olurdu.

  "Arabaya binemez misin sadece?"

  "Canımı sıkıyorsun."

  "Bin arabaya. Arkamda korna çalıp duran arabaları görmüyor musun?"

  Sun, Mork ile tartışıyordu. Şimdi durum biraz rahatsız edici olsa da, Sun Mork'u zorlayabildiğinde iyi bir ruh halindeydi ve Sun'ın arkadaki arabanın korna çaldığını fark etmesinin nedenini düşünürken dişlerini gıcırdatmasına izin verip hızla oradan uzaklaşmasına fırsat vermedi. Ancak ne kadar sinirli olursa olsun içinde bulunduğu mevcut durum; onu ​​Sun'ın arabasının kapısını açmaya zorlamıştı.

  "Böyle pislik bir yüz yapmana gerek yok."

  Sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna otururken Mork küfretti. Ama sonra küfettiği kişi az önce söyledikleri bir şakaymış gibi gülüyordu.

  Şu yaşlı herif! Küfür yemekle bir sorunu yok herhalde!

  Kapının yüksek sesle kapanma sesi Mork'un memnuniyetsizliğini ima etti ama arabanın sahibi sinirlenmek yerine dönüp baktı ve bir kazananın sırıtışıyla sırıttı. Mork, diğer adamı hemen boğmak istiyormuş gibi hissetti, ama sonra tek yapabileceği hareketsiz oturmak oldu çünkü o ne derse desin, diğer adam bundan memnundu.

  Bazen Sun'ın ona eskisi gibi kin beslemesini istiyordu.

  Sun'ın kendisi için aşırı derecede endişelenmesinden çok daha iyiydi.

  "Emniyet kemerini bağla," diye emretti Sun. Mork, içten içe birden ona kadar sayarken Sun'ın yüzüne doğru döndü.

  "Yoksa sana bağlamanda yardım etmemi mi istersin?"

  "Yardımına ihtiyacım yok."

  "O zaman kendin yap yoksa ben mi senin için yapayım?"

  Sun kaşlarını çatıp sordu. Mork, söylediklerini takip etmek istemese de emniyet kemerini takmak için ciddi şekilde eğileceğini düşündü. 

  Mork sessizce Sun'a tekrar içinden küfretti ama yine de diğer adamın emrini yerine getirmek konusunda isteksizdi.

  Sun arabayı sürdükten sonra ikisi de sessizce oturdular ve garip davrandılar...

  Mork istemese de, ara sıra dikkatli bir şekilde sürücüye bakıyordu...Sun bir centilmendi; düzgün, sade giyinmiş ama yine de bir dizide ya da Kore dizisinde erkek başrolün tarzını yansıtıyordu. Herkes Sun'ı severdi de çünkü o kibar, sakindi; kişiliği, görünüşü ve onunla ilgili her şey çekiciliğini oluşturuyordu.

  Mork, hem erkekler hem de kadınlar dahil olmak üzere Sun'dan hoşlanan birçok insan olmasını garip bulmuyordu.

  Sun, diğer erkeklerin bile hayran kalacağı bir erkekti. Çünkü onda olgunluk vardı, dersleri mükemmeldi, iyi spor yapıyordu, nasıl davranacağını biliyordu, yüzü ve vücudu adeta erkek dergisinden çıkmış bir manken gibiydi.

  Ama diğer yandan Mork, diğer adama hayran değildi çünkü ona karşı önyargılıydı, diğer adamın babasından daha fazla dırdır ettiğinden bahsetmiyordu bile. Neyse ki, ikisi anlaşmaya başlamştı. Aksi takdirde, Sun'la eve dönmesinin hiçbir yolu yoktu çünkü eğer hala anlaşmıyor olsalardı, yolda birbirlerini öldürebilirlerdi.

  Aynı zamanda... Sun sürüşe odaklanmış gibi görünse de, vücudunu kapıya yaslayan Mork'a da arada bakınıyordu.

  Söylemesine gerek bile yoktu ki Sun, diğer adamın sıkılmış hissettiğini biliyordu.

  Aslında Mork son derece göz alıcı, düzenli spor yaptığı için uzun ve güçlü bir vücuda sahip ve iyi bir stil anlayışına sahip bir kişi olarak kabul edilebilirdi Sun'ın kardeşi Rain'den duyduğunda, Mork'un çevresinde bir sürü kadın olduğunu ama Mork'un onlarla hiç ilgilenmediğini çünkü her gün sadece arkadaşlarıyla takıldığını ya da diğer insanlarla sorun çıkardığını söyledi.

  Sun, ilk karşılaşmalarından beri Mork'tan hoşlanmadığını hatırlıyordu. Hikaye şöyleydi...Liseyi bitirdikten sonra Rain bu ülkedeki her gencin yaptığı gibi bir üniversiteye giriş sınavına girdi. Rain başlangıçta en iyi arkadaşı Kao ile aynı üniversiteye girmek istedi ancak yeterli notları olmadığı için başka bir üniversiteye gitmek zorunda kaldı.

  Burada Rain, Mork ile tanıştı. Ama Mork, Kao'yla alakası bile olmayacak derece zıt kişilikteydi.

  Kao bir inek ve iyi bir çocukken; Mork'un kötü bir çocuk havası vardı ve genellikle başkalarıyla sorun çıkarıyordu. Mork'un yüzünden Rain'in kendi geleceğini mahvedeceğini düşündüğü için Mork'tan nefret eden Sun gibi birinin, küçük erkek kardeşi için endişelenmesi normaldi ama Rain her zaman Mork'un kötü bir insan olmadığını söyleyip duruyordu.

  Rain, Mork'un yüzü kışkırtıcı görünse de aslında onun hiçbir zaman yasa dışı, ciddi, sebepsiz yere kimseyle sorun çıkarmayan nazik ve samimi bir insan olduğunu ve Mork ile takılmaktan rahat olduğunu söyledi.

  Küçük erkek kardeşi böyle söylediği için Sun ikisinin birlikte takılmasına izin vermek zorundaydı çünkü o kötü bir insan değildi ve Rain'in kendi halinde takılmayı bırakmasını sağlamıştı. Rain'in kendi hayatı vardı, öğrenmeye ve yaşam deneyimleri kazanmaya hakkı vardı. Ama bu, Rain'i umursamadığı anlamına gelmiyordu da. Birlikte takılmalarına izin vermesine rağmen, hala küçük kardeşi için uzaktan endişeleniyordu.

  Ve Rain, Mork ile takılmaya başladığında gerçek eğlence de başlamıştı.

  Mork'un diğer insanlarla bir sorunu olduğunda, gruptaki diğer arkadaşları yardıma gelmesi için Rain'i arıyordu. Bu zaten pek çok kez olmuştu, bu yüzden Sun, Mork'a karşı önyargılı olmaktan kendini alamadı. Bütün gece takılmak, sadece içki içmek yeterli değildi, aynı zamanda kavgaya tutuştulardı. Sun bunun doğru olmadığını düşündü ama her seferinde Mork hakkında dırdır edip sinirlenirdi.

  Sınıfta olduklarında, Mork somurtmayı veya kaşlarını çatmayı seviyorfdu, aslında korkacak bir şey yoktu ama Rain'in arkadaşı ona karşı temkinliydi. Ancak... Düzenli olarak buluştuktan sonra, Mork ve Rain o kadar yakın oldular ki, her gün birbirlerinin yüzlerini görmeleri; bilinçsizce bir alışkanlık haline gelmişti.

  Sun ve Mork her zaman birbirleriyle çekişirlerdi, asla güzel sözler söylemezler ve ne zaman karşılaşsalar birbirlerinin sinirlerini bozarlardı. Ama birbirlerini görmedikleri zaman, bu üzücü duygu onları dilsizleştirdi.

  Ancak yaklaşık bir ay önce meydana gelen olay, Mork ve onun arasındaki tüm bu durumu değiştirdi!

  Her gün öğleden sonra Sun'ın kafesine her zaman güzel bir kız gelirdi. Sun'ın bu konuda başka bir fikri yoktu çünkü bir kadın müşterinin gelip tezgahta oturması normaldi.

  Ta ki kızın erkek arkadaşı, sevgilisinin kendisini aldattığını ve diğer adamı dövmek istediğini söyleyen bir söylentiye dayanarak arkadaş grubuyla gelene kadar. Yani en nihayetinde... dükkanın amına koydular!

  Neyse ki o sefer Mork, birlikte sınıfa gitmek için Rain'i almaya geldi. Bu yüzden Mork olanlara tanık olduğunda, tam zamanında yardıma koştu. O zamandan beri Mork ve onun arasındaki durum biraz düzeldi. Sun, Mork'a yardım ettiği için teşekkür etti ve ona karşı daha yumuşak oldu. Öyle olsa bile, bu ikisinin yakınlaşacağı veya birbirlerine aşık olacağı anlamına gelmiyordu.

  Onunla Mork arasındaki durum tam olarak şu anda insanların gördüğü şeydi!

  "Arkadaşlarınla ​​neden içmeye gittin?"

  Yaklaşık on dakika sessizce oturduktan sonra, Mork dönüp ona bakıp cevap vermeden önce Sun sessizliği bozdu. Mork cevap vermek istemese de, belki de bu; nefes almak neredeyse zorlaşacak şekilde sessiz kalmaktan daha iyiydi.

  Sun konuşmaya başladığı anda Mork da konuşmaya başladı...

  "Bu gayet normal. Sen arkadaşlarınla içmeye gitmiyor musun sanki?"

  Mork böyle konuşmayı seviyordu. Diğer adama itaatkar bir şekilde cevap vermektense soruyla cevap vermeyi tercih etti.

  "Ben yetişkinim ama sana gelirsek, kaç yaşındasın daha?"

  "Yine küçük bir çocuk olduğumu söylemeye cüret etme ki..."

  "Neye cüret etme? Beni mi yumruklayacaksın?"

  Sun, Mork onu tehdit etmeyi bitirmeden önce sordu. Sun, kaşlarını çatarken gözlerini yoldan diğer adama kaydırdı ve bu Mork'un bir an için dili tutulmasına neden oldu, sonra çok sinirlendi.

  Bu tuhaftı...

  Sun ona sadece bir bakış attıktan sonra tekrar arabayı sürmeye odaklandı ama bu bakış Mork'un artık tartışmak istememesine neden oldu.

  "Ah... Artık Rain'den dışarı çıkıp benimle bir şeyler içmesini isteyemem."

  Mork her zaman Sun'ın kendisine hatırlatmaya devam ettiğini düşündü çünkü Sun, Sun'ın küçük kardeşini garip yerlere götürmesinden korkuyordu. Son zamanlarda, ne zaman biriyle sorunu olsa, Sun'ın onu tekrar azarlamasını veya Rain'i şımarttığını düşünmesini istemediği için arkadaşının Rain'i yardıma çağırmasını yasakladı. Üstelik... Onun da artık bu tür şeyleri yapmayı, başkalarıyla kavga etmeyi, azaltması için çok uğraşıyordu.

  "Sana hatırlattım çünkü Rain'i seninle gelmesi için davet edeceğinden falan korkmuyorum. Ama yine de derse gitmen gerekiyor, bu yüzden de dışarı içmemelisin, değil mi? İyi çalışabilecek misin yoksa çalışmaya devam edebilecek misin? Ayrıca... Alkol söz konusu olduğunda, başka bir şeye yol açabilir."

  Mork cevap vermedi ama onun yerine gözlerini devirdi ve diğer adam onu ​​tekrar dırdır etmek üzereyken canı sıkıldı. Önceden, Sun her zaman Rain'in babası gibi davranırdı - ama şimdi daha çok Mork'un babası gibiydi.

  "Yanlış bir şey mi dedim yoksa?"

  Mork'un karşılık vermediğini fark eden Sun, dönüp kendisine bakmakta olan Mork'a baktı. Mork'un sıkıldığını gösteren yüzü onu güldürdü, bu Sun'ın yakışıklı yüzünü mutlu etmişti.

  Ölümüne canı sıkılmıştı!

  Öncesinde Sun gerçekten ondan hoşlanmıyordu. Sun sadece kaşlarını kaldırıp ona bakarak bile onu azarlayıp kızdırıyordu. Önceden Sun'ı ne kadar kızdırırsa, o kadar eğlenceli oluyordu fakat şimdi durum tersine dönmüştü.

  Şimdi onu sinirlendiren Sun'dan başkası değildi!

  "Eve git ve uyu. Yoksa yarın sabah uyanamayacaksın. Rain'den yarın sabah dersin olduğunu duydum."

  "Ah! Lütfen dırdır etmeyi kes P'Sun!"

  Mork nihayetinde patladı. Dürüst olmak gerekirse, Sun'ın onu bu kadar dırdır etmesini umursamıyordu. Sun'ın onunla ilgili endişeleri, onun hakkında daha fazla şey öğrenmek istememesi onu garip hissettirdi. O ve Sun birbirinden hoşlanmayan iki insan olmalıydılar. Sun'ın kibar davranmasına ve onunla bu kadar ilgilenmesine gerek yoktu çünkü Sun'ın yaptığı her şeyi düşünmesini sağlamıştı - ki muhtemelen Sun kendi davranışlarının farkında bile değildi.

  "Senin için endişeleniyorum."

  "Hah?"

  Mork, endişelenen kişinin yüzüne rahatsız edici bir şekilde bağırdı. Migreni tekrarlamadan Sun evinin önüne geldi. Mork, arabanın henüz tamamen park etmemiş olmasına rağmen, arabanın kapısını açmakta tereddüt etmedi ve aceleyle arabadan indi.

  Sun'dan bir an önce kaçınmak istiyor gibiydi.

  "Yarın sabah, Rain'den seni uyandırmasını isteyeceğim."

  Sun arabanın camını indirdi ve evinin kapısını kapatmak üzere olan Mork ile konuştu ama sinirlenmek yerine, Mork'un depresif yüzüne bakarak mutlu bir şekilde gülümsüyordu. Bu daha önce olsaydı, Mork muhtemelen ona kızacak, hatta birkaç kez yumruklayacaktı. Çünkü Mork'un onu bu şekilde kolayca bırakmasına imkan yoktu.

  Bu nedenle, Sun, bunu ilişkilerinde bir adım olarak görüyordu.